Filibeli Ahmet Hilmi 1910 yılında A’mâk-ı Hayâl (Hayalin Derinlikleri) adlı romanı yazmış, bizlere her insanın kendini tanımak için kendi derinliklerine yapabileceği yolculuğun romanını miras olarak bırakmıştır. Romanın özgünlüğü evrensel birliği dünya sofrasına sunan Anadolu insanının binlerce yıllık kültüründe insan aşkıyla kaynattığı irfan kazanını dünya hümaniter düşüncesiyle buluşturmaktır.
Filibeli Ahmet Hilmi‘nin Doğu ile Batıyı buluşturan felsefî hikayeler dizisi olan A’mâk-ı Hayâl adlı romanı, varlığa ve hakikate ait soruları olan Raci adlı genç kahramanın ruhun derinliklerine yaptığı yolculuğu anlatır.
Raci, Aynalı baba lakablı, meczup görünümüne karşın kemal ve irfan sahibi bir rehberin manevi terbiyesi altında ejderhalar, Buda, Kaf Dağı, Anka, Zerdüşt, Hürmüz gibi evrensel semboller eşliğinde iç derinliklerine yaptığı yolculuklar sonucunda varılan noktanın, evrensel birliğin yansıması olan insanın, evrenin özü, özeti, meyvesi yani amacı olduğu gerçeğine ulaşır.
Işıl S. Gönen resimlerinde, Raci’nin kendiyle tanışma-kendine kavuşma adına çıktığı yolculuklara ait haberler getirirken, bir yandan da izleyenleri bu deneyimlerde ressamın kendinde de gerçekleşen soyutla(n)ma sürecine tanıklık etmeye davet ediyor.